BÖLÜM 1
TOPLAM KALİTE YÖNETİMİ
(TKY)
Çevresel koşulların hızla değiştiği, dünyayı küreselleşme
sürecine götürdüğü günümüzde tamamıyla geçmişten farklılık gösteren sosyo-kültürel
ve iktisadi yapının da kendine özgü unsurları, teknolojileri, üretim ve yönetim
süreçleri de değişime uğramaktadır. Kuruluşların gittikçe zorlaşan rekabet
koşullarında ayakta kalabilmeleri için etkin bir kalite sistemi ve yönetimi
oluşturmaları gerekmektedir. Günümüzde bunları sağlayabilecek olan sistem modern
çağın yönetim sistemi olarak da tanımlayabileceğimiz "Toplam Kalite Yönetimi"
modelidir.
2.1 Tanımı ve Özellikleri
2.1.1 Kalite Kavramı
Günümüzde yaşamımızın her aşamasında aldığımız ürün veya
hizmetler için ortak isteklerimizden bir tanesi “kalite”dir. Kalite kavramı ise
çok çeşitlidir ve hangi ürün veya hizmetle kullanılıyorsa onu anlatır. Kalite
tanımlarından bazıları şunlardır:
Kalite, ürün veya hizmetin belirlenen veya olabilecek ihtiyaçları
karşılama kabiliyetine dayanan özelliklerinin toplamıdır. Diğer bir deyişle; bir
mal veya hizmetin ihtiyaç ve beklentileri karşılayabilme yeteneğidir.
Kalite, ürün tatmini sağlamak amacıyla bir ürünün müşteri
gereksinmelerine uyum koşullarını tanımlayan özellikleridir. Kalite, kusur
barındırmamaktır ve kullanıma uygunluktur. Kalite, ürünün sevkıyattan sonra
toplumda neden olduğu minimal zarardır. Kalite, maliyet ve üretkenlik açısından
en insancıl olanıdır ve bir şirketin kültür ve yapısını iyileştirmenin en
faydalı ilk adımıdır. Kalite, bir ürün veya hizmetin geliştirilmesi gereken bir
veya daha fazla karakteristik özelliğidir. İş hayatında başarı, büyüme,
rekabetçi ortamda ayakta kalma, kaliteyi anlama ve uygulamaya bağlıdır. Kalite;
günümüz işletmelerinin en çok konuşulan kavramlarından birisidir. Çünkü kalite
sadece teknik bir yöntem olmaktan çıkmış, işletmelerin müşterilerini memnun
etmeye ve işletme içinde tüm birimlerin optimizasyonunu sağlamaya yönelik bir
işletme yönetim aracı olarak kabul görmeye başlamıştır.
Kalite, müşteri tatminidir.
Günümüzde, kalite kavramının üzerinde mutabakat sağlanan genel
tanımı, “kullanım amaçlarına uygunluk”tur. Kalite kavramı ile ilgili bir çok
tanımının olmasının nedeni, kalite kavramının çok boyutlu olmasıdır. Kalitenin
sekiz boyutu şu şekilde açıklanmaktadır:
• Performans: Ürünün işlem yetenekleri ile ilgili
özellikleridir. Örneğin; bir televizyon için ses ve görüntü netliği, renk ve
uzak istasyonları alabilme yeteneği gibi özellikler. Kalitenin bu boyutu
ölçülebilir olduğundan, markalar, nesnel olarak, performans ölçütlerine göre
sıralanabilir.
• Özellikler: Ürün veya hizmetin temel fonksiyonlarını
destekleyen ve çekiciliği sağlayan iş karakterleridir. Televizyondaki otomatik
arama yetenekleri buna örnektir.
• Uygunluk: Standartlara, belgelere ve ürün özelliklerine
uyma oranıdır.
• Güvenilirlik: Ürünün kullanım ömrü içerisinde,
performans özelliklerinin sürekliliğidir. Güvenilirlik ölçülerinden bazıları,
birinci arızaya kadar geçen zaman ve birim zamandaki arıza sayısıdır.
• Dayanıklılık: Ürünün kullanılabilirlik özelliğidir.
Teknik olarak dayanıklılık, bir ürünün bozuluncaya kadar kullanım miktarıdır.
• Servis olanakları: Servis olanaklarının kapsamında;
onarım hızı, kolaylığı ve gereken ustalık vardır.
• Estetik: Ürünün albenisi ve duyulara seslenebilme
yeteneğidir. Öznel yargılara dayanır ve kişisel zevkin yansımasıdır. Evrensel
değildir. Herkesi memnun etmek imkansız olduğundan, hedef müşteri grupları
belirlenmelidir.
• İtibar: Üretici firmanın veya ürünün geçmişteki
performansıdır.
2.1.2 Toplam Kalite Yönetimi
Toplam Kalite Yönetimi, müşteri beklentilerini her şeyin üzerinde
tutan ve müşteri tarafından tanımlanan kaliteyi, tüm faaliyetlerin yürütülmesi
sırasında ürün ve hizmet bünyesinde oluşturan bir yönetim biçimidir.
Toplam Kalite Yönetimi, bir örgütte her düzeyde performansın
iyileştirilmesine yönelik, tamamıyla bütünleştirilmiş çabalarla, yöneticiden
işçiye kadar, tüm örgüt çalışanlarını kapsayan düzenli faaliyetler dizisidir.
Toplam Kalite Yönetimi, mükemmelliğe sistemli bir yaklaşımdır.
Toplam Kalite Yönetimi, tam olarak kendisini temsil eden bir
teknik veya model içermez. Fakat bir yönetim felsefesi olarak Toplam Kalite
Yönetimi bir kaç basit ilkesiyle şu şekilde tanımlanabilir: İlk seferde doğruyu
yapmak, sürekli iyileştirme ve müşteri ihtiyaçlarını karşılayabilmek.
Toplam Kalite Yönetimi, organizasyonun etkinliğindeki,
verimliliğindeki ve süreçlerindeki devamlı gelişme ile müşteri tarafından
yönlendirilen, öğrenmeyi sağlayan ve kendisini tamamen müşteri tatminine adayan
organizasyonları kuran bir yönetim felsefesidir.
Toplam Kalite Yönetimi, tüm çalışanları kalite yönünden eğiterek
ve ilk seferde doğru yapmaları için motive ederek, ürünlerin içine kaliteyi inşa
etmek için kullanılan, kalite haklarını içeren hem bir dizi teknik hem de
yönetimin tüm felsefesidir.
Toplam Kalite Yönetiminin en basit tanımı şu şekildedir:
Toplam : Herkesin katılımı.
Kalite : Müşteri gereksinim ve beklentilerinin tam olarak
karşılanması.
Yönetim : Kaliteli ürün ya da hizmet için bütün koşulların
sağlanması.
Toplam Kalite Yönetimi ile ilgili tanımlarda da görüldüğü gibi
genel olarak sürekli iyileştirme, müşteri memnuniyeti, tüm çalışanların katılımı
ve kalite kavramları ortak unsur olarak görülmektedir. Bu tespitlerden hareketle
Toplam Kalite Yönetimini, süreçlerin sürekli iyileştirilmesi yolu ile müşteri
memnuniyetini sağlamayı amaçlayan ve bunu da çalışanların verimli ve topyekün
katılımı ile mümkün gören yönetim felsefesidir şeklinde tanımlayabiliriz.
Toplam Kalite Yönetimi, verimsizlik, iletişim bozukluğu,
motivasyon eksikliği, sistemin tıkanmışlığı, gelişmeleri ve yenilikleri
uyarlayamama, kişisel yararların toplum yararına tercih edilmesi, insanı bir
araç olarak görme gibi sorunlara çözüm olabilecek bir felsefedir.
Toplam Kalite Yönetimi çeşitli kavramlarla karıştırılmaktadır.
Bunu önlemek ve TKY tanımının tam olarak kavranabilmesi için, Toplam Kalite
Yönetiminin ne olmadığının da vurgulanması gerekmektedir:
• TKY moda bir yönetim uygulaması ve geçici bir heves değildir.
• Japonlara özgü bir yönetim felsefesi değildir.
• Felsefesi Türk toplumuna, özel sektöre, kamu kuruluşlarına ve
farklı farklı sektörlere uygulanamaz değildir.
• ISO 9000, ISO 14000, TS 16949, SA 8000 vb. sistem standartları
değildir.
• Tepe yönetim tarafından alt yönetimlere devredilecek bir
uygulama değildir.
• Tepeden verilen kararların direktiflere dönüştürülerek, kökten
bir değişim yapmak değildir.
• Kalite çemberleri, beyin fırtınası, balık kılçığı vb.
tekniklerden herhangi birisi değildir.
• Temeli 1950’lere dayanan eskimiş bir anlayış değildir.
• İşletmelerde oluşturulacak kalite koordinatörlüğü, kalite
yürütme kurulu vb organların sorumluluğuna bırakılacak bir uygulama değildir.
2.1.3 Özellikleri
Toplam Kalite Yönetiminin başlıca özelliği, kalitenin geleneksel
yaklaşımda olduğu gibi sadece bir bölümün değil, işletmenin bütün bölümlerinin,
bütün elemanlarının görevi olduğudur. Bu tepe yöneticilerden aşağıya doğru
işletmenin tüm elemanlarını, müşteri ve tedarikçileri içeren bütüncül bir
süreçtir. Toplam Kalite Yönetiminde kalite, kontrol ile değil, üretim ile elde
edilmektedir. Hatalıların kontrol ile ayıklanması yerine “ilk seferinde doğru
yap” temel ilkesi ve “hataların çıkmadan önlenmesi” yaklaşımı benimsenmektedir.
Toplam Kalite Yönetimi, her şeyden önce bir yönetim felsefesidir. Bu felsefe
insanın mutluluğunu esas almaktadır. İnsan çalışanlardır, insan müşterilerdir,
ortaklardır, bayilerdir, tedarikçilerdir, kısaca insan toplumdur. İnsan
varolduğu sürece bu felsefede gelişerek varlığını sürdürecektir. Toplam Kalite
Yönetimi demokrasidir. Herkes fikrini özgürce söyleyebilmeli ve herkes yönetime
ve kararlara bir biçimde katılabilmelidir. Çalışanların önerilerini dinlemek,
onlara değer vermek ve ödüllendirmek gerekmektedir. Toplam Kalite Yönetiminde en
önemli konulardan biri de çalışanlarla çift yönlü ve sağlıklı iletişimin
kurulmasıdır. Özellikle işletmenin vizyon ve misyonunun tüm çalışanlarca
bilinmesi hedefe ulaşmada oldukça etkilidir. Sağlıklı bir iletişimin
kurulabilmesi için yalın organizasyona geçilmeli, hiyerarşi yok edilmeli ve açık
kapı politikaları uygulanmalıdır. Toplam Kalite Yönetimi felsefesi sürekli
gelişme anlayışına dayanmaktadır. Tüm süreçler yeniden gözden geçirilip nasıl
daha iyi olunabilir, nasıl daha hızlı olunabilir diye sorgulamak ve sürekli
iyileştirme yapmak gerekmektedir. Bunun için ekip çalışmalarına, çalışanların
önerilerine gereksinim vardır. Toplam Kalite Yönetiminde iç ve dış müşteriler
belirlenmeli ve onların beklentileri karşılanmalıdır. Gümrük duvarlarının ve
korumacılığın kalkması sonucu, uluslararası kuruluşlar, küreselleşen dünyanın
her yerinde rakip olarak karşımıza çıkmaktadır. Böylece müşterilerin seçenek
olanakları ve teknolojik beklentileri artmakta, hatalara karşı hoşgörüsü giderek
azalmaktadır.
Toplam Kalite Yönetimi, değişimleri yönetme ve rekabet gücünü geliştirmede
yüksek hız sağlayan bir sistemdir. Bunu gerçekleştirirken “kalite, maliyet,
temin, verimlilik, kâr” ilişkisine klasik anlayıştan çok daha farklı yaklaşır.
Bu yeni bakış açısına göre kalite için yapılan çalışmalar; israfı önlemekte,
verimliliği artırmakta ve maliyetleri düşürmektedir.
Toplam Kalite Yönetiminin alt yapısı, organizasyondaki her işin
bir süreç olarak görüldüğü temel varsayımı üzerine kurulmuştur. Ayrıca her iş
kesinlikle bir amaca yönelik olmalıdır.
2.2 Tarihsel Gelişimi
Kalite kavramı ile ilgili ilk bilgilere M.Ö. 2150 tarihli
Hammurabi Yasalarında karşılaşılmaktadır ve kalitesizlikten kaynaklanan
problemler ile ilgili çok ağır yaptırımlar içermektedir. M.Ö. 1450 yılında ise
eski Mısır’daki muayene elemanları, taş bloklarının yüzeylerinin dikliğini,
telden oluşturdukları bir araç ile kontrol etmekteydiler. Bu tarihlerde kalite
kavramı, yapılan işi olması gerektiği gibi yapılması anlamına gelmektedir. 19.
yy.ın ikinci yarısından itibaren, endüstriyel sistemin doğması ve üretimde büyük
artışlar meydana gelmesi, kalite kavramının önemini ön plana çıkarmış ve bu
alanda önemli çalışmaların yapılmasına sebep olmuştur. Kalite kavramının bir
sistem olarak ele alınması ve önceden belirlenmiş ilkelere dayandırılması ilk
olarak ABD’de ortaya çıkmış, daha sonra Japonya ve Avrupa’daki gelişmelerle
zirveye ulaşarak, yönetim bilimi içerisinde yerini almıştır.
Amerika Birleşik Devletleri’nde 19. yüzyılın sonlarına doğru
geliştirilen Taylor sistemi ile üretimde planlama ve yürütme birbirinden
ayrılmıştır. Bu yöntem işlerin parçalara bölünerek basitleştirilmesi ve
kişilerin uzmanlaşmasını hedeflemiştir. 1910’lu yıllarda Ford Motor Şirketi’nin
ilk olarak üretimde montaj hattını yani bant sistemini kullanmış, bu üretimde
bir devrim niteliğinde bir gelişme olmuştur. Bu sistem sayesinde düşük maliyetli
ancak teknik açıdan yüksek düzeyde ürünler imal edilmeye başlanmıştır. Üretim
hızla artmış ama amaç üretimin arttırılması olduğundan kalitenin iyileşmesine
fazlaca yardımı olmamıştır. 1924 yılında Walter Shewhard tarafından İstatistiki
Kalite Kontrol kavramı ortaya atılmış ve bununla kalitenin bilimsel temelleri
ortaya atılmıştır. Özellikle askeri alanda yapılan çalışmalarda kalitenin ne
kadar önemli bir kavram olduğu ortaya çıkmış ve belli standartlar
oluşturulmasına karar verilmiştir. Devletinde bizzat destek verdiği bu
çalışmalar sonucunda 1946 yılında Amerikan İstatistiksel Kontrol Derneği (ASQC)
kurulmuştur. Kore savaşı ve uzay çalışmaları ABD’de kaliteye verilen önemi daha
da arttırmış, 1961’de Dr. Armand Feigenbaum ile Toplam Kalite Kontrol kavramı
ortaya çıkmıştır. Bu kavramla ürünün kalitesinin yanında onu üreten sisteminde
kontrol altına alınmasının gerektiği ve sonuçları kontrol etmek yerine, işlemin
doğru yapılmasının gerektiği ortaya konuşmuştur. 1980’li yıllardan sonra Ford ve
GM şirketlerinin öncülüğünde Toplam Kalite çalışmalarına hız verilmiştir. 1987
yılında bu çalışmaları desteklemek için Malcolm Baldrige ödülü firmaların kalite
çalışmalarına desteklemek için konmuş ve günümüzde hala verilmektedir. 1988
yılından itibaren de Toplam Kalite resmen devlet dairelerine girmeye
başlamıştır.
Kalite kavramı Japonya’da özellikle savaş sonrası, savaşın
yanında kalitesizlik faktörünün de etkili olduğu Telekomünikasyon sisteminin
tahrip olması ve bunun iyileştirilmesi için ABD’nin de katkısıyla modern kalite
kontrol yöntemlerini öğrenmesi ile 1946 yılında doğmuş oldu. Kalite
çalışmalarının geliştirilmesi için aynı yıl Japon bilim adamları ve mühendisleri
toplanarak, Japon Bilim Adamları ve Mühendisleri Birliği (JUSE) kuruldu. JUSE
1949 yılında üniversitelerden, endüstri ve kamu sektöründen bir araya getirdiği
üyelerle Kalite Kontrol Araştırma Grubunu (QCRG) kurdu. Bu grubun amacı kalite
kontrol çalışmalarını yapmak ve bu düşünceyi yaymaktı. 1949 yılında aynı amaçla
Kalite Kontrol Dergisi (SQC) yayınlanmaya başladı. 1950 yılında JUSE tarafından
düzenlenen bir seminerde konuşmacı olarak katılan Edwards Deming İstatistiksel
Kalite Kontrolün önemini ortaya koymuş ve sonraki Japonya ziyaretlerinde bu
çalışmaların pekişmesini sağlamıştır. Deming’in çalışmaları işe yaramış ve Japon
iş adamları teorik olarak öğrendikleri bu bilgileri, pratikte de kullanmaya
başlamışlardır. 1956 yılında Ulusal Radyo kalite eğitimleri vermeye başlamış,
üniversitelere kalite ile ilgili dersler konmuş, bu çalışmalar milli bir dava
haline getirilmiştir. 1962 yılında FQC ustabaşılar içinde bir dergi çıkarmış ve
kalite çalışmalarının işçiler seviyesinde de benimsenmesini sağlamıştır. Bu yıl
içerisinde ayrıca atölye kalite kontrol çalışmaları gruplarına “Kalite Kontrol
Çemberi” adı verilerek ülke genelinde yayılması sağlandı. Japonya’daki Kalite
Kontrol çalışmaları diğer ülkelerdeki çalışmalardan daha verimli olmuş ve
“Müşteri Odaklılık”, “Rekabetçilik”, “Sürekli Gelişme (Kaizen)” gibi anlayışları
bizlere kazandırmıştır. Japonya’nın yaptığı bu çalışmaların meyvesini aldığı şu
anki konumundan ve diğer ülkelerin bu çalışmalarda onu örnek almasından
bellidir.
Avrupa’da, ABD’deki ve Japonya’daki bu çalışmalarda olduğu gibi
ürünlerini daha iyi yapabilmek için bir çok çalışma yapmıştır. 1901’de
İngiltere’de Mühendislik Standartları Komitesi inşaat alanında bazı standartlar
geliştirmiş, yayınlamış ve bunu demiryolu makineleri, çimento, telefon ve
telgraf aksamları ile ilgili standartlar izlemiştir. 1921 yılının başında
İngiltere’de Markalama Komitesi kurulmuş, marka başvurularını kabul etmeye
başlamıştır. Bu kurum 1922’de yasallaşmış ve ilk lisansı General Elektrik
Company almıştır. 1931 yılında İngiliz Mühendislik Birliği (BESA) adını her
sektörde daha fazla etkili olabilmek için İngiliz Standartları Enstitüsü (BSI)
olarak değiştirmiştir. Bundan sonra BSI ürün standartlarının yanında Kalite
Kontrol ile ilgili de standartlar geliştirmeye başlamıştır. II. Dünya savaşı
sonrasında ekonomilerin canlanması için ihracatın artması gerektiği, bununda
kaliteli ürünlerle olabileceğinin farkına varılmıştır. Bu kapsamda ürünlerin
uluslararası kabul görebilmesi için ortak standartlara ihtiyaç duyulmuştur. ISO
(Uluslararası Standartlar Organizasyonu) 1947’de bu amaçla kurulmuştur. 1957
yılında Batı Avrupalı beş ülkenin kalite uzmanlarınca Avrupa Kalite Kontrol
Örgütü kurulmuştur. Sonralarda bu örgüt 25 ülkenin kalite kuruluşlarının
katıldığı büyük bir Avrupa Örgütüne dönüştü. Avrupa Kalite Kontrol Organizasyonu
(AOQC) 1988’den sonra kalitenin elde ediliş şeklinin değişmesi nedeniyle ismini
Avrupa Kalite Örgütü (EOQ) olarak değiştirmiştir. Ürün ve hizmet kalitesinde
etkili gelişme sağlayacak ilmi ve teknik çalışmalar yapmaktadır. ISO’da ürün
standartlarının yanında yönetim sistemleri ile ilgili standartlar yayınlamaya
başlamıştır. İlk olarak 1987’de ISO 9000 adı altında Kalite Güvence ve Yönetim
Standartını yayınlamıştır. 1996’da ise ISO 14000 Uluslararası Çevre Yönetim
standartını yayınlamıştır. Standartlar belli aralıklarla revize edilmekte ve
ortam şartlarına uydurulmaktadır.
Türkiye’de ise kalite kavramı özellikle büyük sanayi
kuruluşlarının yabancı firmalarla ortaklıklar yapması ve Gümrük Birliğine
girilmesi ile hızla gelişmeye başlamıştır. Ülke içi rekabetten sonra,
uluslararası rekabetle tanışan Türk firmaları tek çıkar yolun kaliteli ürünleri,
kalitenin bir hayat tarzına dönüştürülerek müşterilerine sunulmasında olduğunu
görmüştür. 1990 yılında ülkemizin önde gelen kuruluşları tarafından Kalite
Derneği (KALDER) kurulmuştur. KALDER’in ve bir çok Eğitim Danışmanlık
firmalarının da katkısıyla kalite kavramı yerleşmeye başlamıştır. 1992-1993
yıllarında Ulusal Kalite Kongresi ilk kez toplanmış ve 1993’de ilk ödülü
sahibini bulmuştur. Günümüzde ülkemizde kalite çalışmaları özellikle ISO
standartları ve Toplam Kalite Yönetimi çalışmaların çerçevesinde gittikçe
yaygınlaşmaktadır.
2.3 Toplam Kalite Yönetiminin Temel ilkeleri
2.3.1 Müşteri Odaklı Olma
Müşteri odaklılık kavramı kısaca, “Kaliteyi müşteri belirler”
ifadesi ile açıklanabilir. Bu ilke, Toplam Kalite Yönetimi içerisinde
uygulanması en zor ama uzun vadede şirketlere en yararlı olacak ilkedir. Müşteri
ihtiyaçları öncelikle yakın bağlantılardan başlanarak incelenmeli, kalite ve
hizmet performanslarıyla ilgili geri bildirimler alınarak, ihtiyaçları ve
istekleri mümkün olduğu kadar maksimum düzeyde karşılanmalıdır.
Toplam Kalite Yönetiminde müşteri kavramı iç müşteri ve dış
müşteri olarak ikiye ayrılmıştır. Her ikisinin de ihtiyaçları değerlendirilerek,
karşılanmalıdır. Dış müşteriler, firmanın ürün veya hizmet sunduğu kişi veya
kuruluşlardır. İç müşteriler ise, şirket çalışanları ve departmanlarıdır. Her
birim diğer birimi müşterisi olarak görmeli ve onu memnun etmek için
çalışmalıdır. Bunun için iç müşteri ihtiyaçlarını belirlemek içinde çalışmalar
yapılmalıdır.
Toplam Kalite Yönetiminin esas hedefi, ürün ve hizmetlerin
kalitesini yükselterek daha memnun çalışanlar ve müşteriler elde etmek ve her
alanda performansı yükselterek karlılığı ve uzun vadeli rekabet gücünü elde
etmektir. Müşteri memnuniyeti, karlılıktan önce gelir.
2.3.2 Sürekli İyileştirme (Kaizen)
Kaizen, Japonca değişim (Kai) ve iyi (Zen) kelimelerinden oluşur,
sürekli gelişme anlamında kullanılmaktadır. Bu sözcük, bir felsefeyi, bir yaşam
yarzını ifade etmektedir. Sürekli iyileştirme, belli bir zaman diliminde müşteri
memnuniyetinin arttırılması ve rekabet güçlerinin etkilenmesi amacıyla süreçlere
yönelik, çalışan, süreç, zaman ve teknolojide yavaş fakat çok sayıda hızlı bir
gelişme sağlamayı ve maliyetlerin düşürülmesini ifade eden bir kavramdır.
Sürekli iyileştirme, sonuçlardan ziyade süreçlere yöneliktir. Çünkü, eğer amaç
sonuçların iyileştirilmesiyse bunun için ilk önce bu sonuçları ortaya çıkaran
süreçler iyileştirilmelidir. Sürekli iyileştirme, çalışan boyutunda, insanın
kaynak olarak görülmesini, işletmenin dışında da bu kaynaklara yönelinmesini,
eğitim, yetiştirme, gelişmeye önem verip, uygulamaya girişilmesini; ekip
oluşturmayı ve çalışanları yalnızca performanslarıyla ortaya koydukları sonuçlar
nedeniyle değil, gelişme sürecindeki katkıları nedeniyle de ödüllendiren bir
sistemdir. Süreç boyutunda ise; süreçlerin korunması, düzeltici önlemlerin
alınmasını ve süreçlerin iyileştirilmesini; zaman boyutunda, pazardaki
değişmelere, gelişmelere hızla cevap verebilme, hızla yenilik yapma, ürün
çeşitliliği, maliyetleri düşürerek geliştirme ve böylece faaliyetlerin daha kısa
sürede yapılmasını hedeflemektedir. Teknoloji boyutunda sürekli iyileştirme ise,
maliyetleri düşürme, teknolojileri birbirine dönüştürme, basitleştirme vb.
uygulamalar ile gerçekleştirilmektedir.
2.3.3 Süreçlerle Yönetim
Süreç, girdilerin birbirine bağlı bir seri faaliyetlerle bir
değer artışı elde etme işlemidir. İşletmede yapılan her tür faaliyet bir
süreçtir.
Toplam Kalite Yönetiminde bütün faaliyetler sistematik olarak süreçlerle
yönetilmektedir. Süreçler anlaşılmış ve sahipleri belirlenmiş olmalıdır.
Önlemeye yönelik iyileştirme faaliyetleri ile ölçüm ve istatistik tüm
çalışanların günlük yaşamının bir parçası olmalıdır. Yönetim sisteminin temelini
veriler, ölçüm ve bilgi sistemi oluşturmaktadır.
2.3.4 Tam Katılım
2.3.4.1 Üst Yönetimin Liderliği ve Katılımı
Toplam Kalite Yönetiminde başarılı olma koşullarından belki de en
önemlisi üst kademe yönetiminin liderliği ve katılımı olmaktadır. Üst kademe
yönetiminin liderliği, çalışanların toplam kalite yönetimi içinde yer
almalarını, beklenen performansı göstermelerini yani tüm çalışanların daha
nitelikli bir pozisyona taşınmasını ve onları daha bilinçli, olaylara, kişilere
daha olumlu yaklaşan insanlar haline getirmeyi mümkün kılar.
İşletme içerisinde toplam kalite kültürünün, felsefesinin
yerleşmesi üst yönetimin desteği ve katılımı ile gerçekleşmektedir. Üst yönetim
toplam kalite çalışmalarında kilit eleman görevini üstlenmelidir. Çünkü Toplam
Kalite Yönetimi şirket için stratejik bir karardır ve bu kararı sadece üst
yönetim verebilir. Toplam Kalite Yönetiminin ilk adımı, üst yönetimin,
felsefesini ve davranışlarını değiştirmesidir.
2.3.4.2 Çalışanların Tam Katılımı
Toplam Kalite Yönetimi çalışmalarında üst yönetimin bu
çalışmalara inanması ve desteklemesinden sonra önemli bir faktörde tüm
çalışanların bu yönetim şeklini benimsemesi ve gerekli katkıları yapmasıdır.
Çalışanların kalite çalışmalarına katılmasını sağlamanın yollarından birisi
Kalite Çemberleri oluşturmaktır.
2.3.4.2.1 Kalite Çemberleri
Kalite çemberleri, çalışanların yaptıkları iş ile ilgili çeşitli
problemlerin kaynaklarını ve sebeplerini gönüllü olarak, birlikte çalışarak ve
periyodik toplantılar yaparak araştırması, çözüm yollarını tespit etmesi ve
üstlerine rapor etmesi anlayışına dayalı, belli süreli grup çalışmasıdır. Kalite
Çemberleri, çalışanların katılımı metotlarından birisidir. Ayrıca, insan
kaynaklarını geliştirme tekniği ve bir problem çözme tekniğidir. Çalışanların iş
tecrübelerini, eğitimlerini, bilgilerini toplu çalışmalar yaparak ortaya koyup,
becerilerini, kapasitelerini, kendine güvenlerini gelişmesini sağlar. Ürün
kalitesinin ve verimliliğin artması için çalışanların potansiyellerini ortaya
çıkarır.
Kalite çemberlerinin şirketlerde kurulmasının bir çok amacı vardır:
• Tutumları değiştirir. “Umurumda değil!” yaklaşımını yıkarak, iş
yaşamındaki kalitenin ilerlemesini devam ettirir.
• Kişisel gelişmeyi sağlar. Gizli potansiyelleri ortaya çıkartır.
Çalışanlara becerilerini arttırabileceklerini öğretir.
• Ekip ruhunu canlandırır. “Ben yapmadım biz yaptık” anlayışını
geliştirerek, “biz” kavramının anlamının yerleşmesini ve iç çekişmelerin ortadan
kalkmasını sağlar.
• Şirket Kültürünün oluşmasını sağlar. Pozitif çalışma ortamını
oluşturur. Çalışanların her kademede toplu olarak gelişmesini sağlar.
Motivasyonu arttırır ve yönetimin paylaşılmasını sağlar.
Kalite Çemberleri aşağıdaki birimlerden oluşur:
• İdari Kurul: Yapının en üstündedir. Yönetimin en
tecrübelilerinden oluşur ve yönetimi temsil eder. Çalışmanın hareket tarzını
saptar, planlar ve yönlendirir. Yalnızca ayda bir toplantılara katılır.
• Koordinatör: Personelden veya yönetimden olabilir. Çalışmada,
koordinasyon, denetim ve imkanlarının sağlanmasından sorumludur.
• Koordinatör Yardımcısı: Tecrübeli bir yönetim çalışanı
olabilir. Her bir yardımcı birkaç tane Kalite Çemberinden sorumlu olur ve çember
liderleri arasındaki koordinasyonu sağlar. Yardımcı katalizör görevi görür ve
yenilikçi, girişimci olmalıdır. Aynı zamanda eğitmenlikte yapabilmelidir. Üst
yönetim tarafından atanır.
• Çember Lideri: Lider herhangi bir çalışan, şef veya yönetici
olabilir. Önemli olan, çemberi organize edebilmesi ve çember aktivitelerini
yönlendirebilmesidir.
• Çember Üyeleri: Herhangi bir çalışan olabilir. Çemberler bu
üyeler sayesinde çalışmalarını ve varlıklarını sürdürebilirler. Üyeler çemberin
yaşam kaynağıdır. Mümkün olduğunca tüm toplantılara katılırlar. Fikirlerini ve
önerilerini sunarlar. Grup aktivitelerine katılırlar. Yeni fikirlere açık bir
yaklaşımla, ciddi olarak çalışırlar. 6-12 kişilik ekipler halinde çalışmalarını
sürdürürler.
Kalite Çemberi çalışmalarında İdari kurulun, Koordinatörün,
Yardımcının, Liderin ve Üyelerin görevleri iyice tanımlanmalıdır.
Kalite Çemberi çalışmalarına başlarken en önemli şey,
çalışanların tamamının bu çalışma sistemi hakkında yeterli bilgiye sahip olması
ve bunun bir yönetimin paylaşılma yöntemi olduğunu bilmesidir. Tüm çalışanlara
Kalite Çemberlerinin amaçları anlatıldıktan sonra çalışmalar başlar ve şu
adımları izler:
• Çalışma alanları için orta kademe yönetimi belirlemek.
• Yapılabilecek çalışmaları çalışanlara anlatmak ve onları kalite
çemberlerine üye olamaya davet etmek.
• Tecrübeli çalışanları Yardımcı olarak belirlemek.
• İdari Kurulu oluşturmak.
• Koordinatörlerin ve Yardımcıların Kalite Çemberlerinin
yaklaşımı, uygulanması, teknikleri ve etkinlikleri hakkında alacakları
eğitimleri planlamak. Sonrasında Yardımcılar Çember Liderlerine ve üyelerine bu
eğitimleri verebilir.
• Toplantı zamanlarının belirlenmesi. Toplantılar haftada bir
yapılabilir.
• Kalite Çemberinin açılışını yapmak.
• Kalite Çemberi çalışmalarının ve toplantılarını yapılabilmesi
için gerekli olan imkanların sağlanması.
Kalite çemberlerinin çalışmaya başlamasından sonra yapacakları
çalışmaları belirli bir sıra dahilinde yapmaları gerekir:
1. Problemin tanımlanması: Her probleme bir tanımlama numarası
verilir.
2. Problem seçimi: Öncelik durumları belirlenir ve ilk olarak
hangi problemin üzerine gidileceğine karar verilir.
3. Problemin Analizi: Problem temel problem çözme yöntemleri
kullanılarak analiz edilir ve açıklanır.
4. Alternatif çözümler üretme: Tanım ve ehemmiyeti doğrulanır ve
muhtemel alternatif çözümler üretilerek numaralandırılır.
5. En uygun çözümlerin seçimi: Yatırım koşulları kıyaslanarak,
alternatif çözümler tartışılır ve değerlendirilir.
6. Uygulama planı yapılması: Problemleri çözüm için yapılacak
faaliyetler planlanır. Bu planlar “Kim, ne, ne zaman, nerede, nasıl, niçin”
sorularına cevap verebilecek nitelikte olmalıdır.
7. Çalışmalar yönetime sunulur ve uygun görülen çözümler
onaylanır.
8. Çözümlerin uygulanması: Yönetim uygulanacak çözümleri
değerlendirir. Çözümler denenir ve eğer başarılı olursa uygulamaya sokulur.
Kalite Çemberlerinde problem çözme teknikleri olarak, Beyin
fırtınası, pareto analizi, dağılım diyagramları, kontrol çizelgeleri, sebep
sonuç diyagramı, histogram, işaret çizelgeleri, kalite evi, nominal grup
çalışması tekniği gibi teknikler kullanılır.
Kalite Çemberleri, iyileştirme çalışmalarının ilk süreçlerinden
birisidir. Amacına uygun yapıldığında büyük çoğunlukla başarıya ulaşmaktadır.
Ama bazı nedenlerden başarısızlıklar olabilmektedir. Bu başarısızlık
nedenlerinin bazıları altta sıralanmıştır:
• Yönetimin yapılan çalışmaları yeterince desteklememesi.
• Yönetimin faaliyetleri yeterince tanımaması ve eğitilmemesi.
• Yöneticilerin kısa vadede büyük kazançlar beklemesi.
• Kalite çemberlerine ilgisiz, programın teorisini ve
uygulamasını bilmeyen kişilerin seçilmesi.
• Çalışmaların ilk dönemlerinde yönetimin çember üyelerinin
fikirlerine değer vermemesi ve önerilerine geç yanıt vermesi.
• Kalite kontrol veya üretim mühendislerinin kalite çemberi
faaliyetlerine fazla karışması.
• Faaliyetlerin uygulanabilmesi için uygun ortamların
oluşturulmaması.
• Lider ve üyelerin eğitimlerinin yeterli olmaması.
• Toplantılarda kayıtların tutulmaması ve sonuçların dokümante
edilmemesi.
• Çözümlere ulaşmak için diğer bölümlerden yeterli bilgilerin
toplanamaması.
• Yardım isteklerine uzmanların karşılık vermemesi.
• Üyelerin gelişmelerden haberdar edilmemesi.
• İşletmede Kalite Çemberi faaliyetlerinin yeterince
tanıtılmaması.
• Problem çözme tekniklerinin öneminin yeterince göz önüne
alınmaması.
2.4 Toplam Kalite Yönetiminde Problem Çözme Teknikleri
Daha üst düzeyde kalite, yeniden işleme ve hurdanın azaltılması
ile daha az kayıp, daha iyi planlama ve yönetim ile muayenenin iyileştirilmesi,
iş gücü-makine/saat için kusurlu üretimin en aza indirilmesi, tasarım
toleranslarının iyileştirilmesi ve eşgüdümlü çalışma sonucunda kuruluş içi
ilişkilerin iyileştirilmesi gibi nedenlerle işletmelerde bazı problem çözme
teknikleri kullanılmaktadır. Bunlardan bir kısmı problemin tespitinde, bazısı
analizinde, bazıları ise her ikisi içinde kullanılmaktadırlar. Aşağıdaki tabloda
karşılaşılan problemlerin çözümünde kullanılabilecek bazı teknikler belirtilmiş
ve sonrasında bu teknikler genel hatlarıyla açıklanmıştır.
Tablo 1: Problem Çözme Teknikleri ve Kullanım Yerleri
AMAÇ |
KULLANILACAK TEKNİK |
|
Akış Diyagramı
İşaret Çizelgesi
Pareto Diyagramı
Beyin Fırtınası
Nominal Grup Tekniği |
|
İşaret Çizelgesi
Pareto Diyagramı
|
Sorunun olası bütün nedenlerinin saptanması. |
İşaret Çizelgesi
Pareto Diyagramı
Dağılım Diyagramı
Neden -Sonuç
Diyagramı
Beyin Fırtınası |
Sorunun ana nedenlerinin saptanması |
İşaret Çizelgesi
Pareto Diyagramı
Dağılım Diyagramı
Nominal Grup
Tekniği
Beyin Fırtınası |
Etkin ve uygulanabilir çözümün geliştirilmesi ve uygulama
planının hazırlanması. |
Beyin Fırtınası
Çubuk Grafikleri
Yönetim Değerlendirmesi |
Çözümün uygulamaya konması ve gerekli prosedürlerle
grafiklerin düzenlenmesi |
Pareto Diyagramı
Histogram
Kontrol Grafiği |
Kaynak: Özlem İpekgil Doğan. “Kalite Uygulamalarının
İşletmelerin Rekabet Gücü Üzerine Etkisi”, DEÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü
Dergisi, Cilt 2, Sayı 2, 2000.
2.4.1 Beyin Fırtınası
Beyin Fırtınası problem çözme teknikleri içerisinde en etkili
olanlarından birisidir. Beyin Fırtınası yeni fikirlerin ortay çıkmasını,
motivasyonun artmasını, problemlerin çözülmesini ve takımların gelişmesini
sağlar. Beyin fırtınası motivasyonu arttırır çünkü takım üyeleri şirketin büyük
problemlerini çözmek için çalışırlar ve bunun için beraber takım çalışması
yaparlar. Beyin Fırtınası basit bir aktivite değildir. Planlı olmayı ve Beyin
Fırtınasının kurallarını uygulamayı gerektirir.
Beyin fırtınası, bir grup insanın, dinlenerek bütün
konsantrasyonunu belirli bir iş üzerinde odaklaması şeklinde yapılan bir grup
sürecidir.
Beyin fırtınası çalışmalarının 5 basit kuralı vardır:
• Eleştiri ve yargılama beyin fırtınası yapılırken kesinlikle
yapılmaz.
• Doğru veya yanlış cevap, iyi veya kötü fikir yoktur.
Değerlendirme sonradan yapılır. Her şey tartışılmadan ortaya koyulur.
• Orijinal fikir en iyisidir. Bazen en işe yarayan fikirler, bu
tarz fikirlerden doğar.
• Ortaya atılan fikirlerin çokluğu önemlidir. Bu fikirlerden de
yeni fikirler üretilebilir.
• Her şey kayıt altına alınır. Çünkü söylenen bazı fikirler
yazılmazsa unutulabilir.
Beyin Fırtınasında katılımcılar rahat ve uygun bir ortamda
toplanırlar. Ele alınacak konu net olarak belirlenir ve katılımcılara anlatılır.
Tüm katılımcılar fikirlerini sıra ile söyleyebilir veya fikirlerini
istediklerini söyleyebilirler. Bu iki yoldan birisi seçilebilir. Tüm fikirler
söylenmeden bitirilmez. Fikirlerin rahatça söylenmesi için çalışmaya katılanlar
teşvik edilir. Beyin Fırtınası yapılırken katılımcılar fikirlerinin saçma veya
ütopik olduğu endişesi yaşaması halinde, fikirler kağıtlara yazılır ve sonra bir
yerde tüm fikirler toplanabilir. Belirtilecek bir fikir kalmadığında, kaydedilen
tüm fikirler katılımcılar tarafından değerlendirilir. Makul görülenler üzerinde
yapılacak çalışmalar ve kaynaklar belirlenir.
2.4.2 Pareto Analizi
Kalite geliştirme araçlarının en çok kullanılanlarından birisi
pareto analizidir. Sorunlara neden olan öğelerin önem derecelerine göre
sıralanarak, alınacak önlemlerin hangi nedenlere yönlendirilmesi gerektiği
konusunda yardımcı olan etkili bir araçtır. Konu hakkındaki problem nedenleri
tespit edilerek, sıralanır ve çubuk grafikleri kullanılarak tablolaştırılır.
İtalyan bilim adamı Vilfredo Pareto, işletmelerde çeşitli
incelemeler yapmış ve aldığı sonuçları şu şekilde genelleştirmiştir: Normal
dağılımda sebeplerin en önemli %20’si, sonuçların %80’ini sonra gelen %30’u,
sonuçların %15’ini ve geri kalan %50’si ise sonuçların sadece %5’ini
oluşturmaktadır. Maliyetin yaklaşık %80’ninin elemanların sadece %20’sinden
kaynaklandığı veya servetin yaklaşık %80’ninin nüfusun %20’sinin elinde olduğu
gibi durumlarda bu konuya birer örnektir. Bu oranlar sebebiyle Pareto prensibine
literatürde “80-20”, “90-10 “ kuralı veya “70-30 “ kuralı da denir. ABC analizi
olarak da isimlendirilen Pareto grafiği, alışılmış temel ayrım metodu veya
önceliklerin belirlenmesi olarak kullanılmaktadır.
Bir mamulde bulunması mümkün tüm hataların aynı önem derecesine
sahip olduğu söylenemez. Pareto analizi değişik sayıdaki önemli sebepleri, daha
az önemde olan sebeplerden ayırmak için kullanılan bir tekniktir. Bu teknik bir
olayın grafik yardımıyla gösterilmesi ve karşılaşılan problemin veya konunun en
önemli sebebi üzerinde dikkati yoğunlaştırdığından ve önceliklerin
belirlenmesine yardımcı olduğundan ekonominin dışında da her alanda
kullanılabilir niteliktedir. Özellikle kalite kontrol ve kalite geliştirme
programlarında problemin sebepleri tespit edilirken hangi hataların daha büyük
bir yüzdeye sahip olduğu bu teknik vasıtasıyla kolayca tespit edilebilmektedir.
Pareto Analizi, işletmedeki makinelerde meydana gelen duruşların sebeplerini
araştırmada, stok kontrolünde, enerji tasarrufunda, güvenlik, verimlilik,
pazarlama, satın alma, dağıtım, satış analizi, atık azaltma, mamul çeşidi,
malzeme tedariki ve başarıyı izlemek gibi çok çeşitli alanlarda kullanılarak çok
faydalı sonuçlar vermektedir.
Şekil 1 Pareto Analizi
2.4.3 Dağılım Diyagramı
İki değişkenin ilişkili olduğu teorisini test etmek amacıyla bir
değişken değiştiğinde diğer değişkenin durumunu göstermek için kullanılır.
Dağılım Diyagramı olası sebep ve sonuç ilişkisini test etmek için bir tekniktir.
Bir değişkenin, diğerinin sebebi olduğunu ispatlamaz fakat ilişkinin var olduğu
ve zayıf olduğu yerleri ortaya çıkarır. Dağılım Diyagramı X ekseni 1. değişkenin
ölçüm değerlerini, Y ekseni de 2. değişkenin değerlerini gösterecek şekilde
kurulur. Noktalardan oluşan kümenin sıklığı ve yönü 2 değişken arasında ilişki
hakkında ipuçları verir. Aşağıda çeşitli dağılım diyagramı örnekleri
gösterilerek, aralarındaki ilişkiler belirtilmiştir.
Şekil 2 Dağılım Diyagramları
Çalışma saatleri ile verimlilik arasındaki ilişki; sigara
kullanımı ve kansere yakalanma riski arasındaki ilişki; trafik kazaları ile
eğitim arasındaki ilişki dağılım diyagramları kullanılarak incelenebilir.
2.4.4 Kontrol Çizelgeleri
Kontrol çizelgeleri, kalite kontrol programlarında en çok
kullanılan kontrol araçlarındandır. Bu çizelgeleri, felsefe olarak, üretilen iki
parçanın veya aynı hizmetin iki kere yapılmasında birbirinin %100 aynı olmadığı
gerçeğinden hareketle oluşturulmuşlardır. İmalat esnasında mutlaka çeşitli
nedenlerle kalite karakteristiğinde değişkenlikler olacaktır. Bunlar ürünün çapı
olabilir, makinenin veya kalıbın sıcaklığı olabilir. Hizmetlerde ise,
ölçülebilen özellik değerlerde bu değişiklik görülür. Bu değişkenlik
kaçınılmazdır ve sebebi kontrol edilebilen veya kontrol edilemeyen bazı
faktörlerden olabilir. Eğer sürecin kalite karakteristiklerindeki sapmalar
sadece kontrol edilemez faktörlerden ise proses kontrol altındadır. Kalite
problemi yok demektir. Eğer üretilen hizmetlerde kalite problemi var ise, hizmet
istenilen özelliklerde tasarlanmamış demektir. Kontrol edilmesini istenilen
kalite karakteristiklerindeki değişiklikleri sürekli izlemek için en etkili araç
kontrol çizelgeleridir. Kontrol çizelgeleri, kalite karakteristiğini seyrini
grafik olarak göstermektedir.
Kontrol çizelgeleri baçlıca üç elemandan oluşur:
a) Orta Nokta (Ortalama); genelde tüm verilerin matematiksel
ortalaması olarak belirlenir.
b) Alt ve Üst İstatistiksel Kontrol Noktaları; Muhtemel
nedenlerin sınır değerleridir.
c) Yeterince zaman ölçüm yapılarak tespit edilen veriler.
Ortalama ve Limit değerlerin oluşturulmasında şu yöntem
uygulanır. Ortalama şemasında proses bilinen bütün problemlerden arındırıldıktan
sonra, belirli sayıda üretim yapılır. Bu genelde 125 adet üretimdir. Her
üretilen örnekte kalite karakteristiği mesela ürünün çağı ölçülür. Her 5 adet
ölçümün ortalaması alınarak toplamda 25 adet ortalama bulunur. Sonunda da
bunların ortalaması alınır. Bu orta noktayı, ortalamayı (OD) verir. Yani
üretilen ürün veya hizmetin bu değerde olması bekleniyor demektir. Sonra bu
değerlerin standart sapması (σx ) hesaplanır. Üst Kontrol Limiti (ÜKL),
ortalamaya 3σx eklenerek, Alt Kontrol Limiti (AKL) ise, ortalamadan 3σx
çıkartılarak bulunur. 3σx alınmasının sebebi, istatistiki olarak üretilen
ürünlerin veya hizmetin kalite karakteristik değerinin %99,73’ünün bu sınırlar
içerisinde kalmasıdır. Yani bu durumda ölçülen 1000 örnekten ancak 3 tanesinde,
ölçüm değeri herhangi bir sorun olmadan bu limitler dışında kalabilir demektir:
______________
σx = √ ∑(xi – x)2 / (n-1)
OD = (∑xi / n)
ÜKL = OD + 3σx
AKL = OD - 3σx
xi = Ölçülen her bir değer
x = Ölçülen değerlerin ortalaması
n = Ölçüm sayısı
Şekil 3 Kontrol Çizelgesi
2.4.5 Sebep Sonuç Diyagramı
Bu yöntem, Ishikawa tarafından geliştirildiği için Ishikawa
diyagramı veya Balık Kılçığı Diyagramı olarak da adlandırılır. İşletmelerde
kalite problemlerinin nedenlerini sistemli bir şekilde bulmak için kullanılır.
İşin sonuçlarını etkilediği düşünülen çeşitli sebepler, aralarındaki sebep sonuç
ilişkileri oklarla gösterilerek, sınıflandırılır.
Diyagramda sonucu etkileyen ana sebepler genellikle şunlardır:
1. Makineler
2. Malzemeler
3. Metotlar
4. Çevre
5. İnsan
Problemin özelliklerine göre ana nedenler arttırılabilir,
azaltılabilir veya değiştirilebilir.
Şekil 4 Sebep Sonuç Diyagramı
Sebep sonuç diyagramlarının pratikte kullanımı şu sırada
yapılabilir:
1. İşletmede sürekli karşılaşılan ortak bir problem, çalışacak
grup tarafından belirlenir.
2. Belirlenen probleme ait ana faktörler belirlenerek, diyagrama
kaydedilir.
3. Grup üyeleri eşit sürelerde, tartışmaya girmeden,
birbirlerinin düşüncelerini yorumlamadan, ana faktörlere ait alt faktörleri
belirler. Alt nedenlerde diyagramın üzerine kaydedilir. Bu çalışma esnasında
Betin Fırtınası yöntemi kullanılır.
4. Belirlenen tüm alt nedenler için grup içerisinde oylama
yapılır ve oylama sonuçları diyagram üzerine kaydedilir.
5. En fazla oy alanlar arasında yeniden oylama yapılarak,
sıralama belirlenir.
6. Özellikleri belirlenen hususlardan bir veya birkaçı için çözüm
üretilerek, düzeltici faaliyetlerin yürütülmesi sağlanır.
Sebep Sonuç Diyagramı, genellikle üretim prosesindeki
zayıflıkların nedenlerinin ve sonuçlarının belirlenmesinde kullanılır. Bununla
birlikte hizmet şirketleri de ihtiyaç duyulan hizmetlerin karşılanmasında veya
açığa çıkarılmış müşteri değerlerinin bulunmasında bu diyagramı kolaylıkla
kendilerine uyarlayabilirler. Uzun vadeli strateji açısından bakıldığında bu
teknik;
• Müşteri ihtiyaçlarının ve isteklerinin etkin ve verimli olarak
karşılanması için kalite, pazarlama ve ürün gerçekleştirme çalışmaları için veri
sağlar.
• Firmaya gelecekteki potansiyel müşterileri hakkında bilgi
verir. Bu da firmanın ürün portföyünü ve üretimini buna göre uyarlamasına olanak
sağlar.
• Firmanın, müşteri beklentilerini ve ihtiyaçlarını karşıladığı
yönünde bir imajın oluşmasına yardımcı olur.
• Firmanın, gelişmeleri aktif ve öncü olarak takip ettiğini
belirtir.
• Müşteriler ile karşılıklı iletişim ve uzun vadeli ilişki
kurulmasına olanak sağlar.
• Müşteri problemlerinin anlaşılmasını ve çözümünü kolaylaştırır.
2.4.6 Histogram
Tüm tekrarlanan olayların bir değişkenliği vardır. Tabiatın
kendisinde var olan bu varyasyonun bir sonucu olarak herhangi bir örnekteki iki
ölçüm tamamen birbirinin aynısı olamaz. Aynı kiloda iki insan, aynı saç rengine
sahip iki insan, aynı süreçte üretilmiş aynı ağırlıkta iki otomobil lastiği
olamaz. Histogram, verilerin görsel olarak sunulduğu özel bir grafik türüdür.
Histogramda hemen hemen birbirine özdeş şeylerin ölçümlerdeki değişiklikleri
gösterilir.
Histogramlar, değişkenlerin sınıflı seri şeklinde düzenlenmiş bir
dağılımıdır. Bir süreçten alınan değerlerin ne şekilde dağıldığını bir grafik
şeklinde gösterirler. Frekanslı seridir. Frekanslı serilerin grafikleri bir
koordinat sistemi üzerine çizilebilir. Yatay eksende değişkenin aldığı değerler
(sınıf aralıkları), düşey eksende ise frekanslar yer almaktadır.
Histogramlar da araların genişlikleri, histogramın yorumlanması
açısından önemli bir özellik göstermektedir. Araları geniş tutmak, ters bir etki
yapacak ve histogram tek bir sütun gibi görülecektir. İdeal bir histogram 5-10
dilim içinde gösterilendir. Örnek adedi büyüdükçe üst sınıra, küçüldükçe alt
sınıra yakın dilim adetleri seçilmelidir.
Şekil 5 Histogram
2.4.7 İşaret Çizelgeleri
Bu tekniğe Çetele Tablosu veya Kontrol Listesi isimleri de
verilmektedir. İyi bir veri toplama aracı olarak, gözlemleri ve gerçekleri
kaydetmekte çok faydalıdırlar. İşaret Çizelgeleri genelde dört adımda
hazırlanmaktadır:
a) Gözlenecek olayın seçilmesi,
b) Bilgi toplama zamanlarının belirlenmesi (Ne kadar sık bilgi
toplanacak?, Bilgiyi toplamak ne kadar uzun zaman alacak?)
c) Toplanması gereken bilgiye karar verilmesi ve bunun için bir
form hazırlanması,
d) Bilginin toplanması ve forma kaydedilmesi.
Bu adımların ciddiyetle ve dürüst olarak yapılması gerekmektedir.
Aşağıda bir otomobilin montajı sırasında tespit edilen uygunsuzlukların
kaydedildiği bir işaret çizelgesi örneği görülmektedir.
Tablo 2: İşaret Çizelgesi
Ürün No:Otomobil
405
Kontrol Sayısı:
1000adet |
Uygunsuzluk tipleri |
Çetele |
Toplam |
Çatlak
Çizik
Leke
Gerilme
Aralık
Küçük delik
Diğerleri |
///// /////
///// ///// ……….//
///// /
///// /////……….////
///// ///// ////
///// ///// /////
/////
//// |
10
42
6
104
14
20
4 |
Toplam |
200 |
Kaynak:
Özlem İpekgil Doğan. “Kalite Uygulamalarının İşletmelerin Rekabet
Gücü Üzerine Etkisi”,
DEÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Dergisi,
Cilt 2, Sayı 2, 2000.
2.4.8 Kalite Evi
Kalite Evi, müşteri istekleri ile bunları karşılamaya yönelik
olarak belirlenen kalite karakteristiklerini ilişkilendirmeye, ürün
özelliklerini algılamaya dayalı olarak karşılaştırmaya, kalite
karakteristiklerini objektif ölçülere dayalı olarak karşılaştırmaya ve
aralarındaki olumlu yada olumsuz korelasyonları belirlemeye yarayan bir
matrisler setidir. Kalite evi, pazar araştırmaları ve kıyaslama (benchmarking)
verilerinden elde edilen bir dizi müşteri isteklerini, yeni bir ürün veya hizmet
tasarımıyla karşılanacak makul sayıda önceliklendirilmiş mühendislik hedeflerine
dönüştürmek için çok sayıda disiplinden uzmanların katılımıyla oluşmuş bir takım
tarafından yürütülür. Kalite Evinin genel yapısı proje sürecinde tamamlanan 6
ana parçadan oluşur:
1. Müşteri İstekleri Kısmının Oluşturulması
2. Planlama matrisinin oluşturulması ve Analizi
3. Kalite Karakteristiklerinin Belirlenmesi ve Analizi
4. İlişki Matrisinin Oluşturulması ve Analizi
5. Teknik Korelasyonların Belirlenmesi ve Analizi
6. Teknik Kıyaslamaların Yapılması ve Hedeflerin Belirlenmesi
7. Sonuçlara Dayalı Olarak Geliştirme Projesinin Planlanması
Kalite Evinde temel düşünce, tüketicinin ihtiyaçlarının temel
fonksiyonlar dikkate alınarak çözümlenebilmesidir. Kalite evinde sembolik odalar
oluşturulur ve her odaya kendine ait bir fonksiyon atanır. Bu odalar müşterilere
en iyi hizmeti sunmak için gerekli bilgilerle donatılmaktadırlar.
Şekil 6: Kalite Evi
Kaynak: Muhittin Şimşek. Toplam Kalite Yönetiminde
Başarının Anahtarı İnsan Faktörü, İstanbul: Babıali Kültür Yayıncılığı, 2002,
s.15.
2.4.9 Nominal Grup Çalışması Tekniği
Nominal grup çalışması, herkesin eşit olarak görüşlerine yer
verilen bir tekniktir. Grup üyesi olan herkesten yazılı veya sözlü olarak
kendilerince “en önemli” olan düşünceyi belirtmeleri istenmektedir. Belirtilen
görüşler listelenerek herkesin görebileceği bir yere asılır. Grup üyelerinden en
önemli olanların sıralanması istenir. En önemli soruna en yüksek puan,
diğerlerine önem derecelerine göre daha düşük puanlar verilmesi söylenir.
Puanların değerlendirilmesine göre en önemli sorunlar genel görüşler sonunda
belirlenmiş olur.
2.5 Toplam Kalite Yönetimin Etkileri
Toplam Kalite Yönetiminin işletmelere kazandırdıkları bazı
faydalar şunlardır:
• İşletmelere, piyasa taleplerine esnek davranabilme ve bunları
karşılayabilme yeteneği kazandır.
• Kaynak israfı ve maliyetler azalır. Toplam Kalite Yönetimi,
kaynakların etkin bir şekilde üretime ve hizmete yönlendirilmesini sağlar. Bu
sayede insan ve sermaye tasarrufu sağlar. Organizasyon içinde gerek birimler ve
gerekse kişiler arasındaki ilişkiler ve bilgi akışı yani iletişim daha düzenli
hale gelir.
• Toplam Kalite Yönetiminin organizasyonlar ve çalışanlar
üzerinde iki önemli etkisi vardır: Çalışanların karar verme yetkilerini
arttırılmasını, inisiyatif kullanmalarını sağlayarak, bir çok problemi çözüme
kavuşturur ve organizasyonların daha fazla esnek, rekabetçi ve verimli olmasını
sağlar. Modern üniversitelerden mezun olan gençlerin inandıkları yönetim
fikirlerini uygulama olanağı verdiğinden, yapılan iyileştirici ve geliştirici
çalışmaların sonuçlarına yönelik verimlilik ölçme mekanizmaları kurulmasını ve
dolayısıyla işlerin verimliliğinin ölçülmesini sağlar.
• Tüm bunların doğal bir sonucu olarak pazar payının artması ve
yeni pazarlara girilmesi olanağı sağlayarak hissedarları da tatmin eder.
• Toplam Kalite uygulamalarında, dar açıdan bakıldığında, mal ve
hizmetlerin kalitesinin yükseltilmesiyle, hatalı ürün sayısı azalır. Buda
beraberinde hatalardan kaynaklanan müşteri şikayetlerinin azalmasını getirir.
Çünkü, TKY ile organizasyonun tamamında bir iyileşme söz konusu olur, girdiler
ve ürünler tüm süreçlerde kontrol edilir.
Not: Kaynak göstererek bu çalışmadan faydalanabilirsiniz..